Dil ve konuşmayı öğrenme açısından yaşamın ilk yılları kritik öneme sahiptir.
İşitme kaybı çocukların konuşma ve dil gelişimini, psikolojik ve
sosyal gelişimini olumsuz yönde etkiler. Yapılan araştırmalarda ilk 6
ayda işitme kaybı tanısı konup işitme rehabilitasyonu sağlanmış
bebeklerin, 7 ay ve sonrasında tanılanan bebeklere göre alıcı ve ifade
edici dil becerileri daha iyi bulunmuştur. İşitme kaybı tanısının konma
yaşı geciktikçe hastanın dil ve konuşma gelişimi yaşıtlarına göre daha
yavaş, yetersiz olmaktadır. İşitme kaybı açısından risk faktörü olsun ya
da olmasın tüm bebeklere işitme taraması uygulanması gereklidir. Çünkü
bazı hastalarda risk faktörü olmadığı halde de işitme kaybı tespit
edilebilmektedir.
Erken teşhis çok önemlidir.
İşitme taramalarının amacı işitme kaybının ilk aylarda erkenden
tanısını koymak, çocuğun konuşma gelişim dönemini kaçırmadan işitsel
rehabilitasyonu sağlamaktır.
İşitme taraması testleri bebek doğduğu
hastaneden daha taburcu olmadan yapılabilmektedir. Doğum yapılan
hastanede “Yenidoğan İşitme Taraması Ünitesi” yoksa kurum mutlaka bebeği
işitme taraması için sevk etmelidir.
Yenidoğan işitme taramalarının 3 aşaması bulunur.
Yapılan testlerden alınan olumlu ya da olumsuz sonuca göre tarama ya
sonlandırılır ya da bebek takip edilir. Sonuç kağıdına test edilen
kulakta geçti ya da kaldı olarak belirtilir. İlk aşamada hastanın işitme
kaybı risk faktörüne sahip olup olmamasına göre bir ya da iki test
yapılır. Her iki kulaktan da geçme durumunda ilk aşamada aileye bilgi
verilerek tarama sonlandırılır. Bebek testlerden kaldıysa ikinci aşama
için randevu verilir. İkinci aşamada birden çok test yapılabilir. Kulak
burun boğaz muayenesi gerekebilir. İkinci aşamada da testlerden kalırsa
uzman odyoloğu olan ileri tanısal odyolojik testlerin yapıldığı büyük
bir hastaneye sevk gereklidir.
Yenidoğan işitme tarama testi sonuç kağıdında her bir kulak için alınan sonuca göre geçti ya da kaldı yazar.
Bebek işitme tarama testlerinden geçtiyse işitmesinin büyük ihtimalle
normal olduğu söylenebilir. Fakat bu durum daha sonra işitme kaybı olup
olmayacağıyla ilgili bilgi vermez. Orta kulak hastalıkları, menenjit,
üst solunum yolu enfeksiyonları, ateşli havale gibi faktörler işitmeyi
olumsuz yönde etkileyebilir. Aile bebeğin takvim yaşına göre
yapabileceği işitme becerileri, dil ve konuşma gelişimi konusunda bilgi
sahibi olmalı, şüphe durumunda doktora başvurmalıdır.
Sonucun olumsuz çıkması mutlaka çocuğunuzun işitme sorunu olduğu
anlamına gelmez. Tarama testlerinin sonucunu etkileyen birçok faktör
bulunur. Bebeğin testi geçememesi işitme kaybı dışında başka nedenlere
de bağlı olabilir. Örneğin dış kulak yolunun kulak kiriyle tıkanması
sonucu test başarısız olabilir. Testler işitme kaybının tipi ve derecesi
hakkında bilgi vermez. Takip randevusunda testten yine olumsuz sonuç
alınıyorsa uzman odyoloğu olan ileri tanısal odyolojik testlerin
yapıldığı büyük bir hastaneye sevk gerekir. Uzman odyolog yaptığı
testlerle hastanın işitme kaybı tipi ve derecesini tespit eder.
Yenidoğan işitme tarama testleri “Tarama Emisyonu (OAE)” ve “Tarama ABR(BERA)”dir.
OAE- Tarama Emisyonu: Tarama testlerini, işitme
tarama protokolleri konusunda eğitim almış yardımcı sağlık personeli
uygular. Emisyon cihazı elde taşınabilir ve küçüktür. Cihaza bağlı kulak
içine yerleştirilen küçük bir kulaklığı bulunur. Bu küçük kulaklık
vasıtasıyla tüylü hücrelerden (dış tüy hücreleri) gelen yanıtlar
kaydedilir. “Oto Akustik Emisyon” ile iç kulağın aktif mekanizması
hakkında bilgi edinilir. Ağrısızdır, uygulanması kolay ve kısa
sürelidir. Testin yapılabilmesi için hastanın sessiz olması ve hareket
etmemesi gereklidir.
ABR/ BERA: Tarama ABR cihazı elde taşınabilir ve
küçüktür. ABR (Auditory Brainstem Response- işitsel beyinsapı cevabı)
olarak adlandırılan test ile işitme sisteminin işitsel uyarana karşı
cevabı, başın belli yerlerine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla
kaydedilmektedir. Hastanın tepkisine bağlı olmayan, uyurken yapılan bu
test ile hastanın işitme düzeyi ve beyinsapı düzeyinde işitme yolları
ile ilgili önemli bilgiler edinilmektedir.
Bebeğe yapılan işitme testlerinde 2-3 kez olumsuz sonuç
alınırsa, ileri işitme testlerin yapıldığı bir kliniğe
yönlendirilmelidir.
Bebek tarama testlerinden 2 ya da 3 kez kalınca, ileri odyolojik
testlerin yapıldığı bir kliniğe sevk edilir. ABR/ BERA, Oto Akustik
Emisyon, Akustik İmmitansmetri gibi odyolojik test bataryaları
kullanılarak işitmenin normal olup olmadığı, işitme kaybının tipi ve
derecesi belirlenir. İlk iki aşamadan farklı olarak üçüncü aşamada
testleri uzman odyolog yapar, değerlendirildikten sonra hasta gerekli
olan bölümlere sevk edilir.
Tarama testleri dışında yenidoğanlarda odyolojik değerlendirmede kullanılan testler şunlardır:
Klinik Oto Akustik Emisyon: Klinik OAE testlerinde
tarama emisyonundan farklı olarak elde edilen cevap bir uzman tarafından
analiz edilir. Tarama testlerinde sadece geçti/ kaldı kriteri varken,
klinik testlerde daha ayrıntılı değerlendirme söz konusudur.
Klinik BERA/ ABR Testi: ABR/ BERA testinde işitme
sisteminin işitsel uyarana karşı cevabı, başın belli yerlerine
yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla kaydedilmektedir. Tarama ABR
testleri analiz ve ayrıntılı bilgi gerektirmezken, klinik ABR testleri
deneyim, bilgi ve uzmanlık gerektirir. Klinik ABR/ BERA testi uzman
odyolog tarafından yapılmalı ve yorumlanmalıdır. Tanısal değerlendirme
ve eşik tayininde klinik ABR/ BERA testi kullanılır.
Akustik İmmitansmetri: Timpanometri, akustik refleks
testi, östaki fonksiyon testi gibi orta kulak ve işitme yolları
hakkında bilgi veren testlerin yapılabildiği bir test bataryasıdır.
Yenidoğanlarda yüksek prob ton (1000 Hz) timpanometri orta kulak
fonksiyonlarını değerlendirmede kullanılır.
Serbest Saha Odyometrisi: Bebekler ve küçük çocuklar
için özel olarak hazırlanmış teknikler kullanılarak hastaların işitsel
uyarana verdikleri davranımlar serbest saha hoparlörler kullanılarak
gözlenebilmektedir.
BU TESTLER KLİNİĞİMİZDE UZMAN ODYOLOG TARAFINDAN TANISAL DEĞERLENDİRME AMACIYLA KULLANILMAKTADIR.
İşitme taramasında işitme kaybı tespit edilen bebeklere işitme cihazı uygulaması yapılır ve takip edilir.
Hastada bir orta kulak problemi tespit ediliyorsa KBB hekiminin
tedavisi sonrası yine uzman tarafından testlerin tekrarlanması gerekir.
Testler ve değerlendirmeler sonucu her iki kulağında da kalıcı işitme
kaybı tespit edilmişse işitme kaybının tipi ve derecesine göre uzman
odyolog tarafından işitme cihazı denemesi yapılır, işitme cihazı
belirlenir. Cihaz kullanacak hastanın takibi cihazlarının ayarları
odyoloji kliniğinde yapılır. İşitsel gelişimin, dil ve konuşma
gelişiminin desteklenmesi için bebek/ çocuk bir özel eğitim merkezine
yönlendirilir.
Çok ileri derecede işitme kaybı tespit edilen hastalarda işitme
cihazıyla bir süre bebeğin işitsel gelişiminin takip edilmesi
gereklidir. Daha sonra aileye “koklear implant” (biyonik kulak)
önerilir. Takip edilen hastanede koklear implant ameliyatı yapılıyorsa
hastanenin sağlık kurulu toplanır, tartışılarak aileyle birlikte koklear
implant kararı alınır. Ameliyat takip edilen hastanede yapılmıyorsa,
uzman aileyi koklear implant hakkında bilgilendirilir ve ameliyat
yapılan hastaneye yönlendirir.
Koklear implantla çok ileri derecede iç kulak tipi işitme kayıplı hastaların konuşmayı öğrenmesi mümkün olmaktadır.
Koklear implant iç kulağa ameliyatla yerleştirilen bir iç kulak
protezidir. Ameliyatla iç kulağa yerleştirilen parça ve kulak arkasında
konuşma işlemcisi olarak iki parçadan oluşur. Koklear implant
sisteminin dış parçası sesleri toplar, elektiriksel uyarımlara
dönüştürür ve iç kulaktaki parçaya gönderir, iç kulakta bulunan elektrot
dizini işitme sinirini uyararak işitme algısının sağlanmasına sebep
olur.
Normal işiten kulakta iç kulakta sesi işleyerek işitme sinirine
gönderen tüylü hücreler bulunur. Hücre sayısı az olduğunda bu durum
işitme kaybıyla sonuçlanır. Çok ileri derecede işitme kayıplı hastalarda
bu hücrelerin sayısı çok azdır. İşitme cihazı sesi kulağa kuvvetli
göndererek iç kulakta mevcut olan az sayıdaki hasarlı duyma hücrelerinin
sesi işlemesine yardımcı olur. Fakat bu yardım konuşmayı öğrenecek,
işitsel gelişim sağlayacak kadar yeterli olmaz.
Koklear İmplant sisteminde bu hücrelerin bulunduğu bölgede
elektrotlar bulunur. İşitme siniri tüylü hücreler aracılığıyla değil
elektrotlar aracılığıyla ve elektriksel olarak uyarılır. Bu sebeple çok
ileri derecede sensorinöral işitme kaybı olan hastalarda zamanında
yapıldığında işitme cihazından çok daha fazla etkilidir. Koklear implant
olma yaşı çok önemlidir. Araştırmalar 0- 3 yaş arası implant olan
çocukların işitsel performanslarının, dil ve konuşma gelişimlerinin 3
yaşından büyük çocuklara göre çok daha fazla olduğunu göstermektedir.
İmplant olma yaşı geciktikçe koklear implanttan alınan fayda da
azalmaktadır. Çünkü dil ve konuşmayı öğrenme açısından yaşamın ilk 3
yılı kritik dönem olarak adlandırılır. Yıllardır işitme cihazı
kullanmayan, dil ve konuşma gelişimi olmamış ya da yetersiz olmuş büyük
çocuk ve yetişkinlerin koklear implant cihazından göreceği fayda çok az
olacaktır. Bu sebeple koklear implant kurullarında bu hastalar için
ameliyat kararı alınmamaktadır.
Daha fazlası için http://www.herseyforum.com