5 Aralık 2012 Çarşamba

Yenidoğan İşitme Taramaları Testleri

Dil ve konuşmayı öğrenme açısından yaşamın ilk yılları kritik öneme sahiptir.
İşitme kaybı çocukların konuşma ve dil gelişimini, psikolojik ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkiler. Yapılan araştırmalarda ilk 6 ayda işitme kaybı tanısı konup işitme rehabilitasyonu sağlanmış bebeklerin, 7 ay ve sonrasında tanılanan bebeklere göre alıcı ve ifade edici dil becerileri daha iyi bulunmuştur. İşitme kaybı tanısının konma yaşı geciktikçe hastanın dil ve konuşma gelişimi yaşıtlarına göre daha yavaş, yetersiz olmaktadır. İşitme kaybı açısından risk faktörü olsun ya da olmasın tüm bebeklere işitme taraması uygulanması gereklidir. Çünkü bazı hastalarda risk faktörü olmadığı halde de işitme kaybı tespit edilebilmektedir. 
Erken teşhis çok önemlidir.
İşitme taramalarının amacı işitme kaybının ilk aylarda erkenden tanısını koymak, çocuğun konuşma gelişim dönemini kaçırmadan işitsel rehabilitasyonu sağlamaktır. 
İşitme taraması testleri bebek doğduğu hastaneden daha taburcu olmadan yapılabilmektedir. Doğum yapılan hastanede “Yenidoğan İşitme Taraması Ünitesi” yoksa kurum mutlaka bebeği işitme taraması için sevk etmelidir.
Yenidoğan işitme taramalarının 3 aşaması bulunur.
Yapılan testlerden alınan olumlu ya da olumsuz sonuca göre tarama ya sonlandırılır ya da bebek takip edilir. Sonuç kağıdına test edilen kulakta geçti ya da kaldı olarak belirtilir. İlk aşamada hastanın işitme kaybı risk faktörüne sahip olup olmamasına göre bir ya da iki test yapılır. Her iki kulaktan da geçme durumunda ilk aşamada aileye bilgi verilerek tarama sonlandırılır. Bebek testlerden kaldıysa ikinci aşama için randevu verilir. İkinci aşamada birden çok test yapılabilir. Kulak burun boğaz muayenesi gerekebilir. İkinci aşamada da testlerden kalırsa uzman odyoloğu olan ileri tanısal odyolojik testlerin yapıldığı büyük bir hastaneye sevk gereklidir. 
Yenidoğan işitme tarama testi sonuç kağıdında her bir kulak için alınan sonuca göre geçti ya da kaldı yazar.
Bebek işitme tarama testlerinden geçtiyse işitmesinin büyük ihtimalle normal olduğu söylenebilir. Fakat bu durum daha sonra işitme kaybı olup olmayacağıyla ilgili bilgi vermez. Orta kulak hastalıkları, menenjit, üst solunum yolu enfeksiyonları, ateşli havale gibi faktörler işitmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Aile bebeğin takvim yaşına göre yapabileceği işitme becerileri, dil ve konuşma gelişimi konusunda bilgi sahibi olmalı, şüphe durumunda doktora başvurmalıdır.
Sonucun olumsuz çıkması mutlaka çocuğunuzun işitme sorunu olduğu anlamına gelmez. Tarama testlerinin sonucunu etkileyen birçok faktör bulunur. Bebeğin testi geçememesi işitme kaybı dışında başka nedenlere de bağlı olabilir. Örneğin dış kulak yolunun kulak kiriyle tıkanması sonucu test başarısız olabilir. Testler işitme kaybının tipi ve derecesi hakkında bilgi vermez. Takip randevusunda testten yine olumsuz sonuç alınıyorsa uzman odyoloğu olan ileri tanısal odyolojik testlerin yapıldığı büyük bir hastaneye sevk gerekir. Uzman odyolog yaptığı testlerle hastanın işitme kaybı tipi ve derecesini tespit eder.
Yenidoğan işitme tarama testleri “Tarama Emisyonu (OAE)” ve “Tarama ABR(BERA)”dir.
OAE- Tarama Emisyonu:  Tarama testlerini, işitme tarama protokolleri konusunda eğitim almış yardımcı sağlık personeli uygular. Emisyon cihazı elde taşınabilir ve küçüktür. Cihaza bağlı kulak içine yerleştirilen küçük bir kulaklığı bulunur. Bu küçük kulaklık vasıtasıyla tüylü hücrelerden (dış tüy hücreleri) gelen yanıtlar kaydedilir. “Oto Akustik Emisyon” ile iç kulağın aktif mekanizması hakkında bilgi edinilir. Ağrısızdır, uygulanması kolay ve kısa sürelidir. Testin yapılabilmesi için hastanın sessiz olması ve hareket etmemesi gereklidir.
ABR/ BERA: Tarama ABR cihazı elde taşınabilir ve küçüktür. ABR (Auditory Brainstem Response- işitsel beyinsapı cevabı) olarak adlandırılan test ile işitme sisteminin işitsel uyarana karşı cevabı, başın belli yerlerine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla kaydedilmektedir. Hastanın tepkisine bağlı olmayan, uyurken yapılan bu test ile hastanın işitme düzeyi ve beyinsapı düzeyinde işitme yolları ile ilgili önemli bilgiler edinilmektedir.
Bebeğe yapılan işitme testlerinde 2-3 kez olumsuz sonuç alınırsa, ileri işitme testlerin yapıldığı bir kliniğe yönlendirilmelidir.
Bebek tarama testlerinden 2 ya da 3 kez kalınca, ileri odyolojik testlerin yapıldığı bir kliniğe sevk edilir. ABR/ BERA, Oto Akustik Emisyon, Akustik İmmitansmetri  gibi odyolojik test bataryaları kullanılarak işitmenin normal olup olmadığı, işitme kaybının tipi ve derecesi belirlenir. İlk iki aşamadan farklı olarak üçüncü aşamada testleri uzman odyolog yapar, değerlendirildikten sonra hasta gerekli olan bölümlere sevk edilir.
Tarama testleri dışında yenidoğanlarda odyolojik değerlendirmede kullanılan testler şunlardır:
Klinik Oto Akustik Emisyon: Klinik OAE testlerinde tarama emisyonundan farklı olarak elde edilen cevap bir uzman tarafından analiz edilir. Tarama testlerinde sadece geçti/ kaldı kriteri varken, klinik testlerde daha ayrıntılı değerlendirme söz konusudur.
Klinik BERA/ ABR Testi: ABR/ BERA testinde işitme sisteminin işitsel uyarana karşı cevabı, başın belli yerlerine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla kaydedilmektedir. Tarama ABR testleri analiz ve ayrıntılı bilgi gerektirmezken, klinik ABR testleri deneyim, bilgi ve uzmanlık gerektirir. Klinik ABR/ BERA testi uzman odyolog tarafından yapılmalı ve yorumlanmalıdır. Tanısal değerlendirme ve eşik tayininde klinik ABR/ BERA testi kullanılır.
Akustik İmmitansmetri: Timpanometri, akustik refleks testi, östaki fonksiyon testi gibi orta kulak ve işitme yolları hakkında bilgi veren testlerin yapılabildiği bir test bataryasıdır. Yenidoğanlarda yüksek prob  ton (1000 Hz) timpanometri orta kulak fonksiyonlarını değerlendirmede kullanılır.
Serbest Saha Odyometrisi: Bebekler ve küçük çocuklar için özel olarak hazırlanmış teknikler kullanılarak hastaların işitsel uyarana verdikleri davranımlar serbest saha hoparlörler kullanılarak gözlenebilmektedir.
BU TESTLER KLİNİĞİMİZDE UZMAN ODYOLOG TARAFINDAN TANISAL DEĞERLENDİRME AMACIYLA KULLANILMAKTADIR.

İşitme taramasında işitme kaybı tespit edilen bebeklere işitme cihazı uygulaması yapılır ve takip edilir.
Hastada bir orta kulak problemi tespit ediliyorsa KBB hekiminin tedavisi sonrası yine uzman tarafından testlerin tekrarlanması gerekir.  Testler ve değerlendirmeler sonucu her iki kulağında da kalıcı işitme kaybı tespit edilmişse işitme kaybının tipi ve derecesine göre uzman odyolog tarafından işitme cihazı denemesi yapılır, işitme cihazı belirlenir. Cihaz kullanacak hastanın takibi cihazlarının ayarları odyoloji kliniğinde yapılır. İşitsel gelişimin, dil ve konuşma gelişiminin desteklenmesi için bebek/ çocuk bir özel eğitim merkezine yönlendirilir.
Çok ileri derecede işitme kaybı tespit edilen hastalarda işitme cihazıyla bir süre bebeğin işitsel gelişiminin takip edilmesi gereklidir.  Daha sonra aileye “koklear implant” (biyonik kulak) önerilir. Takip edilen hastanede koklear implant ameliyatı yapılıyorsa hastanenin sağlık kurulu toplanır, tartışılarak aileyle birlikte koklear implant kararı alınır. Ameliyat takip edilen hastanede yapılmıyorsa, uzman aileyi koklear implant hakkında bilgilendirilir ve ameliyat yapılan hastaneye yönlendirir.
Koklear implantla çok ileri derecede iç kulak tipi işitme kayıplı hastaların konuşmayı öğrenmesi mümkün olmaktadır.
Koklear implant iç kulağa ameliyatla yerleştirilen bir iç kulak protezidir.  Ameliyatla iç kulağa yerleştirilen parça ve kulak arkasında konuşma işlemcisi olarak iki parçadan oluşur. Koklear implant sisteminin dış parçası sesleri toplar, elektiriksel uyarımlara dönüştürür ve iç kulaktaki parçaya gönderir, iç kulakta bulunan elektrot dizini işitme sinirini uyararak işitme algısının sağlanmasına sebep olur.
Normal işiten kulakta iç kulakta sesi işleyerek işitme sinirine gönderen tüylü hücreler bulunur. Hücre sayısı az olduğunda bu durum işitme kaybıyla sonuçlanır. Çok ileri derecede işitme kayıplı hastalarda bu hücrelerin sayısı çok azdır.  İşitme cihazı sesi kulağa kuvvetli göndererek iç kulakta mevcut olan az sayıdaki hasarlı duyma hücrelerinin sesi işlemesine yardımcı olur. Fakat bu yardım konuşmayı öğrenecek, işitsel gelişim sağlayacak kadar yeterli olmaz.
Koklear İmplant sisteminde bu hücrelerin bulunduğu bölgede elektrotlar bulunur. İşitme siniri tüylü hücreler aracılığıyla değil elektrotlar aracılığıyla ve elektriksel olarak uyarılır. Bu sebeple çok ileri derecede sensorinöral işitme kaybı olan hastalarda zamanında yapıldığında işitme cihazından çok daha fazla etkilidir. Koklear implant olma yaşı çok önemlidir. Araştırmalar 0- 3 yaş arası implant olan çocukların işitsel performanslarının, dil ve konuşma gelişimlerinin 3 yaşından büyük çocuklara göre çok daha fazla olduğunu  göstermektedir. İmplant olma yaşı geciktikçe koklear implanttan alınan fayda da azalmaktadır. Çünkü dil ve konuşmayı öğrenme açısından yaşamın ilk 3 yılı kritik dönem olarak adlandırılır. Yıllardır işitme cihazı kullanmayan, dil ve konuşma gelişimi olmamış ya da yetersiz olmuş büyük çocuk ve yetişkinlerin koklear implant cihazından göreceği fayda çok az olacaktır. Bu sebeple koklear implant kurullarında bu hastalar için ameliyat kararı alınmamaktadır.

Daha fazlası için http://www.herseyforum.com