Günümüzde birçok anne ve baba boşanmaya karar verdikten sonra bu durumu çocuğuna nasıl açıklayacağını bilemediğinden yanlış sonuçlara yol açabiliyor.
“Ortak bir dil kullanılmalı ve dürüst olunmalı”
Çiftlerin
boşanmaya karar verdikten sonra bunu çocuğa birlikte anlatmaları
gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim
Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Eğer ayrı ayrı
konuşarak açıklamaları gerekiyorsa da ortak bir dil kullanmalı ve en
önemlisi dürüst olmalılar. Dürüst olmak için boşanmanın bütün
detaylarını çocuğa anlatmak gerekmez. Özellikle küçük yaşlardaki
çocuklara boşanmayı anlatırken, onların anlamlandırabileceğinden daha
detaylı bilgiler vermek kafalarının karışmasına sebep olur. Anne ve baba
birlikte “Artık eskisi kadar iyi anlaşamıyoruz” şeklinde bir açıklama
yapabilir.” dedi.
“Anne ve babalar boşanma kararlarını açıkladıklarında, çocuk
bu durumun onun hayatında nasıl bir değişikliğe yol açacağını bilmek
ister.” diyen Sevil; “Belirsizlik, çocuklarda kaygı, korku ve endişe
uyandırır. Anne babalar, onun hayatında nelerin aynı kalacağını, nelerde
nasıl bir değişiklik olacağını somut örneklerle çocuğa açıklamalıdır.”
diye konuştu.
“Çocuk aracılığıyla diğer ebeveyne mesaj iletilmemeli”
Özden
Sevil, anne ve babaların çocuklarına yapacakları açıklamayla ilgili
olarak şu önerileri ekledi: “Birbirlerini suçlamadan açıklama yapmalı ve
çocuğu taraf tutmak durumunda bırakmamalıdırlar. Anne ya da baba karşı
tarafı suçladığında ya da “annen/baban beni artık sevmiyor”,
“annen/baban ayrılmak istedi” gibi açıklamalar yaptıklarında çocuklar
ister istemez bir tarafı tutmak zorunda kalırlar ve her çocuk için bu
ağır bir yüktür. Ayrılık sonrası görüşmelerde anne ve baba çocuğu arada
laf taşıyan bir konuma düşürmemeli, çocuk aracılığı ile diğer ebeveyne
mesaj iletmemelidirler.”
“Velayetle ilgili kararlara çocuklar dahil edilmemeli”
Boşanmanın
çocuk açısından en önemli sonuçlarından biri de kuşkusuz velayet
konusu. Velayetle ilgili karar sürecinde çocuğa, kimde kalmak istediği
gibi bir soru sorulmaması gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı
Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil;
“Bu kararın sorumluluğu anne ve baba olarak yetişkinlere aittir. Hiçbir
çocuk anne ya da babası arasında bir tercih yapmaya zorlanmamalıdır.
Okul öncesi ya da ilkokul dönemindeki çocuklara onların
anlamlandırabileceği şekilde açıklama yapılmalıdır. Örneğin; “Okula
gittiğin günlerde annenin/babanın yanında kalacaksın. Okulun tatil
olduğu günlerde benim yanımda kalacaksın” gibi. Ergenlik dönemindeki
çocuklar, velayetin ne demek olduğunu merak edebilir ve sorular
sorabilirler. Anne-babalar bunun yasal öncelikle ilgili olduğunu, anne
ve babalık olarak bir değişiklik anlamına gelmediğini ve yetişkin
olarak, bu konuyla ilgilendiklerini söyleyebilirler.” dedi.
Özden
Sevil velayet konusu ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Velayetin
anne ya da babada olması halinde, diğer ebeveynle çocuğun görüşmesi
düzenli aralıklarla ilerlemelidir. Eğer belirlenen günde çocuğu görmeye
gelemeyecekse anne/baba bunu önceden haber vermelidir. Anne ya da baba
şehir dışındaysa ya da uzakta yaşıyorsa internetten görüntülü konuşma,
telefon gibi araçlarla iletişim devam ettirilmelidir. Eğer anne ya da
babanın yeni bir ilişkisi söz konusuysa, çocuğa anne/babanın birlikte
olduğu partneri ile ilgili sorular sorulmamalı, çocuk arada
bırakılmamalıdır.”
“Çocuğun her iki evde de rutin bir düzeni olmalı”
Çocuğun
sağlıklı gelişimi için hem annesi hem de babası ile olan ilişkisini
sürdürmesinin önemli olduğunu söyleyen Sevil; “Çocuğun, ebeveynlerden
biri tarafından ihmali, istismarı gibi bir durum yoksa, ikisi ile
düzenli görüşmeye devam etmelidir. Çocuğun her iki evde de rutin bir
düzeni olmalıdır. Eğer çocuk babası ile sadece
hafta sonları görüşüyorsa, iki gün sadece eğlenceli aktivitelere
ayrılmamalı, hafta içi uygulanan düzenin devamı şeklinde olmalıdır. Aksi
durumlarda, anne çocuğun ödevlerine yardımcı olmak, okulla işbirliği
kurmak, fiziksel bakımını sağlamak gibi sorumlulukları üstlenirken, baba
sadece hafta sonu eğlencelerini, tatilleri üstlenmiş olabiliyor.
Anne-babalar, çocukla ilgili konularda bir araya gelip ortak kararlar
alabildiklerinde, çocuk boşanma sonrası sürece daha kolay uyum
sağlayabilir.” dedi.
“Çiftler diğer aile üyelerinin çocukla iletişimini yakından gözlemlemeli”
“Çiftler
ayrılmaya karar verdikten sonraki süreç anne, baba ve çocuklardan daha
fazlasını kapsayabiliyor. Özellikle bizim kültürümüzde çiftlerin kendi
aileleri de sürece dahil olabiliyorlar. Çocuklar anne babalarından olmasa
da diğer akrabalardan anne ya da babayı suçlayıcı açıklamalar
duyabiliyorlar.” diyen Özden Sevil; bu nedenle çiftlerin diğer aile
üyelerinin çocukla iletişimini yakından gözlemlemesi ve gerektiğinde
müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Ya da süreci yönetebilecek, “onlar
senin annen ve baban ve hep öyle olacaklar ve seni hep çok sevecekler”
dilini koruyabilecek akrabalardan da destek isteyebileceklerini
belirtti.
“Çiftler kendileri ve çocukları için destek mekanizmalarını devreye sokabilirler”
Boşanma
sürecinin çiftler için de zorlayıcı bir süreç olduğunu ve anne ve/veya
baba için bu süreci yönetmenin kolay olmayabileceğini söyleyen İNDA
Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog
Özden Sevil; “Bu durumda kendileri bir uzmandan destek alabilirler.
Okulla işbirliği yapmak, çocuğun arkadaşlarıyla vakit geçirmesini
sağlamak, çocukla olumlu iletişimi olan aile üyelerini devreye sokmak da
önemli koruyucu faktörlerdir.” dedi.